Şimdiki Çocuklar Harika Kitap Değerlendirmesi
Selamlar! Bugün Aziz Nesin'in Şimdiki Çocuklar Harika isimli kitabından bahsedeceğim. Aslında bu kitabı yıllar önce, ortaokula giderken okumuştum fakat geçen gün Çocuk Edebiyatı dersinde hocamız okumamızı önerince geçen zaman içinde unutmuş olduğumu fark ettim ve kitaplığımdan çıkarıp tekrar okumaya başladım. Biraz evvel de okumayı bitirince sıcağı sıcağına değerlendirme yazımı yazmak istedim...
Aziz Nesin'in Şimdiki Çocuklar adlı yapıtı kurgu bir roman. Ahmet ve Zeynep adında iki çocuğun birbirlerine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Ahmet ve Zeynep esasında aynı okulda okumaktadır fakat Zeynepler babasının işi gereği taşınmak zorunda kalınca bu arkadaşlıkları yazdıkları mektuplar üzerinden devam eder. Şehirlerarası birbirlerine yazdıkları mektuplarında çocukların gözünden yetişkinleri anlatır yazar ve yetişkinlerin çocuk ruhundan ne kadar bihaber olduğunu gözler önüne serer. Aslında Aziz Nesin kitabın sonunda okuyucusuna yazdığı mektubunda bu romanı sadece çocuklar için değil ana babalar ve öğretmenler için de yazdığını dile getirir. Yetişkinlerin kendi çocukluklarından ne kadar uzaklaştığını, çocuk oldukları dönemi tamamen unutup çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu ve bu değerli varlıklara nasıl yaklaşılması gerektiğini unuttuklarını anlatır. Yetişkinlerin çocuk yetiştirme sürecindeki hatalarını görmezden gelip hatta farkında bile olmayıp, sonrasında "Neden böyle oldu bu çocuk, kime çekti bilmem ki?" demesini anlatır. Çocuğuna sözüyle örnek olmaya çalışan ana babanın davranışıyla tam aksi yönde timsal olduğunu anlatır. Kendi yaptığı yanlışken çocuğundan doğruyu beklemek çok doğru bir şeymiş gibi... Nesin kitabında iki çocuk üzerinden çocuğun duygu ve heyecan dolu dünyasına hassasiyetle yaklaşması gereken ebeveynin nasıl bilinçsiz bir şekilde yaklaştığını anlatır. Sürekli sorgulama, merak eğiliminde olan çocuğuna "Sen daha anlamazsın, senin aklın ermez.." diyen anne babanın ne kadar yanlış bir davranış içinde bulunduğunu anlatır. Oysa Nesin der ki, yaşları küçük olsa dahi hiçbir gerçek çocuklardan saklı tutulmamalıdır. Çocukların anlayabileceği şekilde anlatıldığı takdirde anlayamayacağı hiçbir şey yoktur. Bu durumda asıl iş anlatılması gerekeni anlatmaya çekinmek ya da üşenmek değil, onu çocuğun bulunduğu gelişim aşamasına uygun olarak güzel bir dille anlatmaktır.
Nesin, Şimdiki Çocuklar Harika'da karakterlerin birbirlerine yazdığı komik olaylar üzerinden ebeveynin yaptığı yanlışların, çocuk yetiştirirken çocukluğun nasıl bir şey olduğunu unutmalarının üzerinde çok fazla durur. Hatta kendisinin de çocukluk dönemini unuttuğunu fakat zor da olsa hayata çocukların gözünden bakmaya çalıştığını söyler. Aynı zamanda salt ana babalar değil, çocukların rehberi olan öğretmenleri de eleştirir. Onların çocukları ezberci bir sistemle yetiştirmelerinin ne kadar yanlış olduğunu okuyucuya gülünç olaylar üzerinden aktarır. Çocuğun dünyaya herkesten farklı bir pencereden bakmasını anlayamayan, onları kalıplara sokmaya kalkan öğretmenlerin çok yanlış bir davranışta bulunduklarını işler. Mesela müfettiş geleceği sırada, sorulacak soru ve cevapları çocuklara ezberleten bir öğretmenin hikayesi konu edinir, Ahmet'in Zeynep'e yazdığı bir mektupta. Bu örneği kült film Hababam Sınıfı'nda da izlemiştik... Öğretmen tüm soru ve cevapları çocuklara ezberletir, sanki çocuk yanlış bir cevap verse çok kötü bir şey olacakmış, dünyanın sonu gelecekmiş gibi.. Düşünmeyerek mekanik bir şekilde verilen bir cevap, fakat doğru bir cevap. Nesin başarı algısı bu yönde olan öğretmenleri eleştirir. Hikayenin sonunu da tüm mizahi yönünü kullanarak bağlar. Çocuklar ezberledikleri cevapları verirken şaşırıp tüm sorulanlara yanlış ve absürt cevaplar verirler. Sonrasında müfettiş sinirlenip sınıfı terk eder, öğrenciler şaşkın kalır, öğretmen ise "Yazıklar olsun size!" diyerek öğrencilerine kırgınlığını belli eder. Çünkü ona göre öğrencileri kendisini hayal kırıklığına uğratmıştır fakat bu artık bu sadece bir bencillik örneği olup çıkmıştır. Çünkü gösterişe sunulan bilgiyle, çocukları çok iyi eğittiğini göstermeye çalışan öğretmen, onlara bir şey katmak değil onları ne kadar iyi yetiştirdiğini göstermeye çalışmaktadır fakat onlara dayattığı bu ezberci sistemin onlara hiçbir yararı yoktur. Burada da yazar toplumumuzdaki eğitim algısının ne kadar yanlış bir yönde olduğunu, sistemimizin bu şekilde başarıya ulaşamayacağını mizahi bir dille aktarıyor, aynı zamanda güldürürken düşündürüyor.
Kitabın başlığıyla da ilintili olan bir bölümü çok fazla ilgimi çektiği için ona da değinmek istiyorum. Ahmet'in mektuplarından birinde ailesi bir akşam evlerinde bir davet verir. Bu davete komşular ve Ahmet'in amcaları ailecek davetlidir. Herkes çoluk çocuk gelirler bu davete. Bu toplantıda her ailedeki anne baba kendi çocuğunu över durur. Kendi çocuğunun harika olduğunu söyler ve meziyetlerinden bahseder. Aralarında âdeta bir yarış ortamı oluşur, sanki yaşından üstün bir meziyeti olan çocuk, büyük insan davranışlarını yapabilen çocuk çok özel, onu yetiştiren ebeveyn müthiş ebeveyn ilan edilecektir. Kimisi çocuğunun çok güzel şiir okuduğundan kimisi çocuğunun çok güzel resim yaptığından, kimisi sular seller gibi Fransızca konuştuğundan, kimisi çok güzel müzik aleti kullandığından bahseder ve kendi ana babalığının ne kadar mükemmel olduğunu kanıtlamak amacıyla çocukları marifetlerini sergilemeleri için zorlarlar. Çocuklar yapmak istemez, kalabalık ortamdan çekinirler fakat onlar sana çikolata alırım diyerek ya da yapması için tehditkâr ifadeler kullanarak çocuklarını bir sirk cambazı gibi ortaya sürerler. Kendileri de sirk patronu gibidirler. Amaçları ise o davet ortamında ne kadar güzel çocuk yetiştirdiklerini kanıtlamaktır. Çocukların hiçbiri onların saydıkları gibi meziyetlere sahip değildir. Ressam adayı olarak nitelenen çocuk boyayı elbisesine boca eder, şair diye tanımlanan çocuk korkak ve kesik ifadelerle kekeleyerek şiiri okuyamaz ve babasından azarı yer, Fransızcayı sular seller gibi konuşan kız konuşamaz ve müzik aleti kullanan da kullanamaz aslında. Tüm bu "harikalar" gösterisinde çocuklarını istedikleri kalıplara sokamayan yetişkinler sinirlenirler fakat belli etmezler. Çocuklarının harika olduğunu tekrar ederler. Akşam olup da misafirler gidince babasının davranışından son derece rahatsız olan Ahmet, babasına şu sözlerin onun için ne anlam ifade ettiğini sorar:
"Eşeğin konuşması, insanın yük taşıması normal değildir. Ama bazı insanlar, eşeğin konuşmasına had hayranlık duyarlar. Oysa eşeğin yük taşıması, insanın da konuşması doğru olandır."
Bu sözlere karşılık babasının cevabı tabii ki, "Saçma sapan konuşma!" olur fakat Ahmet'in o küçük yaşında babasının ve diğer yetişkinlerin sığ davranışa bu kadar bilgece, bu kadar mantıklı bir cevap verebilmesi çocukların düşünce dünyasının ne kadar zengin olduğunu gösterir niteliktedir. Ahmet aslında bu cevabıyla çocukların çocuk olarak normal olduğunu, yetişkin davranışlarını onlara atfetmenin, zorla onları yetişkin kimliklerine büründürmenin yanlış ve saçma olduğunu anlatmıştır. Babası ve diğer yetişkinler onlara yapabileceklerinden fazlasını yükleyerek ya da öyle göstermeye çalışarak çocukluktan uzaklaştırırlar. Oysa çocuk, çocuk olabildiği surette, kendi olabildiği surette mutludur ve doğru olan budur. Normal olan güzeldir, yanlış olan normali anormale çevirmektir. Bir çocuk boyasını dökebilir, şiirini okurken kekeleyebilir ve kimse ondan akıcı bir şekilde Fransızca konuşmasını beklememelidir. Bu bakımdan Ahmet'in cümlesi, küçücük bir çocuğun kavrayıp koskoca bir yetişkinin kavrayamadığı bu saptama beni gerçekten çok düşündürdü. Biz de zaman zaman yapması gerekenden fazlasını yapan çocuğu alkışlıyor, harika diyoruz fakat çocuk, dünyaya kendi algısıyla bakan çocuk, yetişkinler gibi olmamalıdır. Onun bir kendine haslığı vardır. Her şeyi bizden daha farklı daha zengin düşünür, düşler. Bu sebepten onu bir şeye zorlamamalı, çocuk olmanın özgürlüğünü yaşamasına izin vermeliyiz.
Şimdiki Çocuklar Harika isimli kitap, okurken gerçekten baştan sona gülümseyeceğiniz, "Ne kadar haklı!" diyebileceğiniz alt mesajlarla dolu. Yetişkinlerin çocuklarını yetiştirirken yaptığı hatalar iki çocuğun gözünden öyle güzel, öyle gerçekçi biçimde ele alınmış ki... Bu kitabın gerçekten sadece çocuklar için yazılmadığını düşünüyorum. Hatta bana sorarsanız bu kitabı çocuklardan önce yetişkinler okumalı. Okumalılar ve artık kanıksamış olduğumuz bilinçsizliklerin farkına varmalılar, çocuk dünyasının yetişkin dünyasından ne denli farklı olduğunun ayrımına varmalılar.
Yazımı okuduğunuz için teşekkürler... 😊
Yorumlar
Yorum Gönder